17 Nis 2010

Sarmaşık

2002 kışı, İstanbul. Ali Ferah, renkkörü hastalığına yakalanmış bir portre ressamıdır; Nobel ödüllü ilk Türk yazarı Salim Abidin ise artık harfleri tanıyamaz hale geldiği nörolojik bir hastalığın pençesindedir. Aynı yaşlardaki bu iki insan bir doktorun muayehanesinde tanışır ve akıllara durgunluk veren tesadüflerle sarmaşık misali birbirlerine dolanırlar. Hayatlarında kimler yoktur ki: Ali Ferah'ın katatonik şizofren kız kardeşi Hayal, tuhaf saplantıları olup hep aynı hikâyeyi anlatan annesi, Paris'ten apansızın çıkıp gelen eski sevgilisi Celine, İstanbul'da tutunmaya çalışan Ruslar Nadya, Oleg ve Ludmilla, evliliğinin dağıttığı Sedef, bir cinayetin aralarına soktuğu Kıbrıslı savcı ve konuk misafirler Picasso, Van Gogh, Nabokov, Milan Kundera... Doğrusu, her insan görünen yüzünün arkasında tuhaf bir hayat sürdürüp, pisliklerle dolu sırlar barındırmaz mı? Ayrıca, hanginiz kendi hayatınızda irin akıtan bir taraf olmadığını iddia edebilirsiniz?