Roman içinde roman... Toplumsal baskı ve eşitsizliklerden fazlasıyla nasiplenen ülkemiz kadınının kendisini ve toplumu anlama, hakiki olabilme çabası. Ödül almak için İstanbul'dan Ankara'ya doğru yola çıkan yazar Nuray İlkin, yıllar önce canına kıymış Cumhuriyet kuşağının idealist bir öğretmeni olan annesinin anıları, politik eylemci kızı için duyduğu endişe ve bir süre önce terk ettiği kocasına karşı hissettiği suçluluk duyguları arasında bocalarken hem toplumu hem de kendisini anlamaya çalışır. Ankara'da karşılaştığı umulmadık durumlar ise duygularında ve düşüncelerinde değişikliklere yol açar Nuray'ın.
1970'lerin ikinci yarısının toplumsal ve politik ortamını da çarpıcılıkla sergileyen roman ülkemizde olduğu kadar ülke dışında da yankılar yarattı, yayınlandığı Almanya, İngiltere ve Hollanda'da da büyük beğeni topladı.
COTE: [TUR-L] [OZAK-39015]
“Genç Kız ve Ölüm”: Üç kuşak ve dört kadın
“İnsanların sahip oldukları bilgiler içinde en fazla yararlı ve en az ilerlemiş olanı,insan hakkındaki bilgi gibi görünüyor;Delphes tapınağındaki yazıtın(Kendini tanı)tek başına ahlakçıların bütün iri kitaplarından çok daha önemli ve güç bir temel kural içerdiğini söylemeye cesaret ediyorum.Çünkü insanlar kendilerini tanımaya başlamazsa,insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı nasıl bilinebilir. ” (Cenevre'li,mesleksiz,işsiz,parasız ve hiçbir toplumsal estate ile bağlantısı olmayan Rousseau)