31 Eki 2009

Sağlıklı Toplum

Ünlü düşünür ve ruhbilimci Erich Fromm, bu yapıtında insanın doğal yapısından hareket ederek, bugüne dek insanoğlunun tüm gereksinmelerine yanıt verebilen sağlıklı bir toplum biçimi yaratıp yaratamadığımızı araştırıyor. Günümüz toplumlarında insanlar mutluluk içinde mi yaşamaktadırlar? Kendilerini tümüyle geliştirebilmekte, doğallıklarını hiç yitirmeden bütün isteklerini yerine getirebilmekte, özgürlük içinde sevebilmekte midirler? Yoksa tüm sevme yetilerini yitirmiş, doğal gelişmelerini baskı altına almış, içinden çıkılmaz bir huzursuzluğun pençesinde kıvranarak, paramparça olmuş kişilikleriye tam bir yabancılaşma içinde mi yaşamaktadırlar? Dr. Fromm, bu soruları enine boyuna irdeleyerek toplumbilimin ve ruhbilimin ışığı altında incelemektedir. Sonunda da insanların her yönüyle gelişebildikleri, mutluluk içinde yaşayabildikleri, kendi ürettikleri nesnelere yabancılaşmadıkları ve doyum içinde birlikte yaşayabildikleri sağlıklı toplumları henüz kuramadığımız sonucuna vararak, bu konuda neler yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.
(Arka kapak)

COTE: [TUR-15] [FROM-31056]
(395 sayfa)

Original kitap/Livre original:The Sane Society
First published in 1956, "The Sane Society" is widely recognized as being one of the most powerful and eloquent explorations ...
'Erich Fromm speaks with wisdom, compassion, learning and insight into the problems of individuals trapped in a social world that is needlessly cruel and hostile.' - Noam Chomsky

24 Eki 2009

En Alttakiler

Araştırmacı yazar Günter Wallraff, Türk işçi Ali Levent Sığırlıoğlu’nun kılığına girerek sosyal merdivenin en alt basamağında yaşadı. Gazeteci Wallraff, araştırma röportajlarıyla çok tanınıyordu. Örneğin daha önce yazdığı bir kitapla Bild Gazetesi’nin yazılarıyla insanları yönlendirdiğini ortaya çıkarmıştı. 21 Ekim 1985’te de Türk işçisi Ali Levent Sığırlıoğlu’nun kılığına girerek kiralık işçi olarak çalıştığı dönemi anlatan “En Alttakiler” kitabı yayınlandı. Bu kitapta siyah peruk ve koyu renk lenslerle bir Türk işçisi kılığına giren Wallraff sanayi montaj firmasındaki iki yıllık hayatını hikaye ediyor. O dönem, tam Almancası “kiralık firma” olarak çevrilen bazı kuruluşlar kendilerine kaydolan işçileri başka firmalara kiralıyorlardı. Wallraff ve mesai arkadaşları birçok firmanın yanısıra Thyssen’in fabrikalarını da temizliyorlardı. Çoğu yabancı olan işçiler için 24 saatlik vardiyalarda, insan sağlığı için çok gerekli olan kask ve maske gibi sağlık araç ve gereçlerin olmaması hiç de yadırganacak bir olay değildi. Thyssen’in temizlik firmasına ödediği 52 Marklık saat ücretinin 25 Mark’ı kiralık firmaya ödeniyordu. Zincirin son halkası olan ‘Ali’ bu paranın sadece 9 Mark’ını alabiliyor, üstelik ‘Ali’nin sağlık ve sosyal sigortası da ödenmiyordu. Modern köle ticareti!
Dirk Bitzer


COTE: [TUR-L] [WALL-19461]
(261 sayfa)

Original kitap/Livre original:
Ganz unten

Dunkle Kontaktlinsen, ein schwarzes Haarteil und gebrochenes Deutsch reichen aus, um das Ausmaß der beruflichen und gesellschaftlichen Diskriminierung zu erfahren, die Millionen sogenannter Ausländer täglich widerfährt. Zwei Jahre lang (von 1983 bis 1985) war Günter Wallraff Ali Levent, ein Türke, der kein Türkisch spricht. In seiner Odyssee durch die Arbeitswelt fängt er zu sieben Mark die Stunde in einem Reitstall bei Köln als "Drecksarbeiter" an, wird bald des Diebstahls bezichtigt und kündigt wegen der andauernden Repressalien. Auf einem Bauernhof wird er wie ein Nutztier gehalten, darf nicht in die Stadt, um den Hof nicht in Verruf zu bringen. Um seinen Lebensunterhalt zu finanzieren, nimmt er jede Arbeit an. ...
Erik Möller

17 Eki 2009

NOAM CHOMSKY Bir Muhalifin Yaşamı

"Aslında Barsky'nin kitabın bir biyografi değil, siyaset bilim ya da tarih öğrencileri için iyi bir yardımcı ders kitabı. Ama bu durum, kitabın sahipsiz bir define olma özelliğine katkıda bulunuyor. Kitap sosyoloji, dilbilim, siyaset bilimi, felsefe, bilişsel bilimler ya da büyük düşünürlerin görüşlerinin oluşumuyla taşıyor. Okuyucu, hepsi hepsi 280 sayfa olan kitabın sonunda, ufkunun genişlediğini ve yepyeni alanlar keşfettiğini hissedebilir." - Gert Thomas Reifarth, The İrish Times-
"Chomsky'nin yaşamı ve eserleri bir bilimsel güç ve manevi tutku hülasasıdır. Onun neleri başarmış olduğunu tam olarak bilmek henüz olanaksız." - Guy Allen, Humanitles-

Arka kapak'tan

COTE: [TUR-9] [BARS-21734]

 (276 sayfa)
 
Orijinal kitap/Livre original:
Noam Chomsky, a Life of Dissent

This biography describes the intellectual and political milieus that helped shape Noam Chomsky, a pivotal figure in contemporary linguistics, politics, cognitive psychology, and philosophy. This book reads like the autobiography that Chomsky says he will never write. Barsky's account reveals the remarkable consistency in Chomsky's interests and principles over the course of his life. The book contains well-placed excerpts from Chomsky's published writings and unpublished correspondence, including the author's own years-long correspondence with Chomsky.

11 Eki 2009

Réponses. Pour une anthropologie réflexive

Construit autour d'entretiens et de leçons donnés à l'École des hautes études, le livre explique, illustre et met en perspective l'ensemble des concepts élaborés par Pierre Bourdieu : la théorie des champs, l'habitus, la reproduction, la violence symbolique. Ces notions, que l'on retrouve non seulement en tant que telles mais appliquées à de multiples objets d'études, sont étroitement liées et s'articulent avec cohérence. Il y a chez P. Bourdieu l'ambition de construire une anthropologie sociale et politique.

Köylü İsyanı

Gerçekçi roman türünün kurucusu sayılmakla birlikte, yapıtlarında romantik ögeler de bulunan Balzac, hiç kuşku yok ki, çağının en önemli, en gerçekçi tanığıdır. Çağdaş trajedinin paranın çevresinde döndüğünü görmüş; gözlem, imgelem ve amansız yargı gücünün o gözkamaştırıcı bileşimiyle ölümsüz tipler yaratmasını bilmiştir. Balzac'ın ilk romanı olan Köylü İsyanı'na ne kadar önem verilse azdır. Çünkü hem Balzac'ın yapıtları, hem de Fransız romanının gençlik ve gelişme çağı içinde, özgün biryeri vardır. (Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-L] [BALZ-19278](359 sayfa)




Orijinal kitap/Livre original:

Le premier grand roman de Balzac. La Vendée dressée contre la Révolution, un ensemble de tableaux d'histoire brossés avec une ampleur épique, la verve de Dumas, la lucidité, le regard de voyant de Michelet. " Les Chouans, écrit Pierre Gascar, c'est le peuple défiguré, dénaturé par des siècles de superstition, habilement conduit par ses maîtres au mépris de soi, à l'ivresse de la servitude ", mais c'est aussi " un des plus beaux romans de l'amour fou ".

10 Eki 2009

Tembellik Hakkı

"Kapitalist uygarlığın egemen olduğu ulusların isçi sınıflarını garip bir çılgınlık sarıp sarmalamıştır. Bu çılgınlık, iki yüzyıldan beri, acılı insanlığı inim inim inleten bireysel ve toplumsal yoksunluklara yol açmaktadır. Bu çılgınlık, çalışma aşkı; bireyin, onunla birlikte çoluk çocuğunun yaşam gücünü tüketecek denli aşırıya kaçan çalışma tutkusudur."
(sayfa 19'dan)



COTE: [TUR-5] [LAFA-20900]
 (60 sayfa)

Orijinal kitap/Livre original:
DROIT A LA PARESSE


"Une étrange folie possède les classes ouvrières des nations où règne la civilisation capitaliste. Cette folie traîne à sa suite des misères individuelles et sociales qui, depuis des siècles, torturent la triste humanité. Cette folie est l'amour du travail, la passion moribonde du travail, poussée jusqu'à l'épuisement des forces vitales de l'individu et de sa progéniture." (extrait de la page 19) ...
"Travaillez, travaillez, prolétaires, pour agrandir la fortune sociale et vos misères individuelles, travaillez, travaillez, pour que, devenant plus pauvres, vous avez plus de raisons de travailler et d'être misérables. Telle est la loi inexorable de la production capitaliste." (extrait de la
page 30)

DE L'INÉGALITÉ PARMI LES HOMMES


Dans son Discours sur l'origine et les fondements de l'inégalité parmi les hommes, écrit en 1755, Rousseau évoque l'homme à l'état de nature. Selon lui, l'homme à l'état de nature s'oppose à l'homme civil sur de nombreux points : Rousseau pense effectivement que l'homme à l'état naturel serait bien meilleur que l'homme socialisé.
[Kitap 1]

La société du mépris. Vers une nouvelle théorie critique

Les luttes sociales sont des luttes pour la reconnaissance : c’est souvent ainsi que l’on résume la pensée d’Axel Honneth. Ce n’est pas faux, mais on gagne à connaître la démarche dans laquelle s’inscrit cet énoncé. Ce n’est pas un hasard si le philosophe dirige aujourd’hui l’Institut de recherches sociales, fondé par Theodor Adorno et Max Horkheimer. A. Honneth s’est assigné une mission : revivifier la tradition de la « philosophie sociale », cette pensée qui va de Jean-Jacques Rousseau à Jürgen Habermas, en passant par Karl Marx et les théoriciens de l’école de Francfort. 
Chacun à sa manière, ces auteurs ont procédé à une critique de la société et des logiques entravant la réalisation de soi des individus. La dépendance vis-à-vis du jugement d’autrui (Rousseau), l’aliénation du travail (Marx), le nihilisme (Friedrich Nietzsche), la « contamination » de la communication humaine par les logiques bureaucratiques (Habermas) : à chacun son interprétation des « pathologies sociales » qui détournent la société des potentialités émancipatrices qu’elle recèle.

Pour A. Honneth, la méthode est pertinente, mais doit être adaptée à une critique du capitalisme contemporain et de ses pathologies spécifiques. La moindre n’est pas d’avoir retourné « les idéaux en contraintes », les « revendications en exigences ». En écho au
Nouvel Esprit du capitalisme, de Luc Boltanski et Eve Chiapello, A. Honneth retrace le curieux destin du projet d’émancipation moderne.  

Les aspirations à l’autonomie, à l’authenticité, à la réalisation de soi, qui avaient trouvé à s’exprimer dans la période « sociale-démocrate » de l’après-guerre, sont devenues les « facteurs de production » du capitalisme « néolibéral ». 
Ainsi, la « reconnaissance » (l’évaluation positive du salarié comme « entrepreneur de lui-même », par exemple) peut devenir une idéologie trompeuse, dès lors qu’elle ne pourvoit pas « aux conditions matérielles de réalisation effective des qualités nouvelles des personnes concernées ». 
 Poussant les salariés à se montrer flexibles jusqu’à endosser tous les revers de fortune, une telle reconnaissance revêt alors les traits du mépris…
 Xavier de la Vega