25 Ara 2009

Tanrı

-Alo, Mr Allen.
-Bu bir bant kaydıdır.......
(2 gün sonra)
-Alo, Hil Yayın.
-Evet, buyrun.
-Ben Woody. Beni aramışsınız.
(Gülüşmeler)
-Haaaaa şey.
-Yanlış telefon mu?
-Yooooo da, bizim telefonu nasıl buldunuz.
-Eski telefonunuzu not ettirmişsiniz, 011´i aradım ve şimdiaradığım numarayı verdiler. Türkiye hakikaten çok gelişmiş, belki buyaz geleceğim. O gözlüklü, kısa boylu, sevimli bıyıkları olan adam mıyönetiyor hala.
-Mr Allen bunu geldiğinizde konuşuruz. Biz, sizin -Tanrı oyununuzu yayınlıyoruz. Biraz konuşalım istedik.
-Kitaplarım orada çok satıyormuş öyle mi?
-Onun için sizi aradık, Mr Allen sizin için dahi diyorlar.
-Bırakın bunları tam bir klişe, bütün klişeler gibi de gülünç.
-Bütün filmleriniz, oyunlarınız, yazdıklarınız, kişisel sorunlarınızla ilgili.
-Ben sorunlarımla içiçeyim, ayrıca çok iyi de bir malzemeyim.
-Ya çalışma delisi olduğunuz.
-Yanlış ama böylesi hoşuma gidiyor. Yazmayı seviyorum, bunun için de bana para ödeniyor.
-İzin verirseniz konuyu değiştirmek istiyorum. (Küfür ettiğineeminiz ama uyumlu bir şekilde çeviremedik.) Kitabın konusu hakkında nesöylersiniz.
-Tanrı aşktır, temel maddeleri boş verin.
-Metafizik denemelerinizi de yayınlamak isteriz.
-O konuda başarısız oldum. Çünkü komşu kadının ruhunu inceliyordum.Ayrıca ikinci bir yaşam düşünmüyorum. Ama yine de yanıma birkaç iççamaşır alacağım.
-Ruh ve beden arasında bir ayrım varsa, hangisine sahip olmak isterdiniz?
-O soruyu aslında ben soracaktım.
-........
-Yanıt evet. fakat soru ne?


COTE: [TUR-L] [ALLE-21799]
(66 sayfa)

Kitabı Mukaddes'i Kim Yazdı

Din tarihine farklı bakış
Friedman'ın'Kitabı Mukaddes'i Kim Yazdı?' adlı eseri, dinler tarihi ile ilgiliciddi bir çalışma okumak isteyen herkese hitap ediyor
Bilindiğigibi Kitabı Mukaddes Eski Ahit ve Yeni Ahit başlıkları altında toplananiki bölümden oluşuyor. Eski Ahit'in ilk beş kitabı Tekvin, Çıkış,Levililer, Sayılar ve Tesniye'dir. Söz konusu beş kitaba Pentakökdeniyor. 'Beşlinin derlenmesi' anlamındadır. Yunanca pentateuchoskelimesinden geliyor. Eski ve Yeni Ahit bu beş kitabın Musa peygambertarafından yazıldığı konusunda hemfikirdir.
Richard Elliot Friedman, Kitabı Mukaddes'i Kim Yazdı? kitabındaPentakök'ün ne zaman ve kimler tarafından yazıldığı sorusuna farklı biryanıt veriyor. İlgilendiği alanda ciddi bir bilimsel kariyeri olanFriedman, Pentakök'ün birbirinden farklı dört ayrı metnin düzenlenerekbir araya getirilmesiyle oluştuğunu ileri sürüyor. Friedman'ın iddiası,Kitabı Mukaddes hakkındaki yerleşik yargıları sarsacak niteliktedir.
Friedman'ın da kitabında belirttiği gibi Pentakök'ün kimtarafından ve ne zaman yazıldığı soruları yüzyıllardır soruluyor. Beşkitap içerisinde birbiriyle çelişen tekrarların olması, kitaplarınçeşitli yerlerinde eserlerin yazarı olduğu ileri sürülen Musapeygamberin hiç gitmediği yerlerden bahsedilmesi, onun zamanındabilinmeyen bilgilerin verilmesi, yine Tesniye'de Musa peygamberinölümünün anlatılması gibi noktalar söz konusu soruları tahrik edenunsurlardır. Konuyu ilk gündeme getiren İspanya'daki bir hükümdarınhekimi olan Yahudi İshak ibn Yaşuş'tu. Bu çıkışından dolayı 'Çamdeviren İshak' olarak ünlenmesine rağmen Yaşuş'un sorduğu soruya tarihboyunca aralarında Thomas Hobbes ve Spinoza'nın da bulunduğu birçokkişi yanıt aradı.
On dokuzuncu yüzyılda Pentakök hakkındaki tartışmalar JuliusWellhausen'ın katkıları sayesinde yepyeni bir boyut kazandı. JEDPTeorisi de denilen Metin Hipotezi'ne göre Musa'nın beş kitabı dörtfarklı kaynağın bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştu. Tanrının adıolarak Yahve/Yehova'yı kullanan ve Yahuda Krallığı'nda yazıldığı kabuledilen birinci metne J dendi. Tanrıdan Elohim diye bahseden ve İsrailKrallığı'nda kaleme alındığına inanılan metin ise E olarakisimlendirildi. Hukukla ve kâhinlerin işleriyle ilgili bir diğer metneise İngilizce priest sözcüğünden hareketle P dendi. İncelemelersonucunda Tesniye kitabının ve izleyen bazı bölümlerin de farklı birmetin olduğu kanısına varılmıştı. Bu metin de Tesniye'nin İbranice adıolan Devarim ya da İngilizce adı olan Deuteronomy'den hareketle D diyeanıldı. Dört farklı dönemde dört farklı kişi ya da kişilerce kalemealınmış olan metinlerin birbirleriyle uyumlu bir biçimde düzeltilmesiise daha sonra gerçekleşecekti.
Metin Hipotezi günümüzde Kitabı Mukaddes incelemelerinde sıkçabaşvurulan bir yöntem. Wellhausen'dan sonra yöntem daha daçetrefilleşti. Beş kitap içerisinde L Metni gibi farklı metinlerin debulunduğu ya da J metninin aslında J1 ve J2 gibi iki ayrı metindenoluştuğu ileri sürüldü. Friedman da D Metni'ni D1 ve D2 diye iki ayrımetinden oluşmuş kabul ediyor. Ne kadar karışık görünürse görünsün sözkonusu hipotez ile varılan sonuçlar Kitabı Mukaddes'in ve bu eserinmeydana geldiği dünyanın daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.
Friedman kitabında Metin Hipotezi'ni Pentakök'e son derece ustabir biçimde uyguluyor. Yazarın metinlerin yazıldığı dönemler hakkındakibilgisi dikkat çekicidir. Söz konusu dönemlerin bütün özelliklerine,saflaşmalarına ve kuvvet dengelerine hâkim olan Friedman bu son derecekarışık meseleyi konu hakkında bilgisi olmayan okuyucuların bilerahatlıkla kavrayabileceği şekilde anlatıyor. Böylelikle okuyucu KitabıMukaddes'te neden birbirinden farklı iki tane Tufan hikâyesi olduğunu,farklı tanrı tasvirlerini yaratan koşulları ya da farklı rahipgruplarının çekişmelerinin sonuçlarını öğrenebiliyor.
Richard Elliot Friedman bu dört farklı kaynağı incelerken Pmetninin genel kanının aksine en son değil J ve E metinlerininbirleştirilmesinden sonra yazıldığını söyleyerek meseleye farklı birbakış açısı getiriyor. Friedman'a göre P Metni Kral Hizkiya zamanındaHarun neslinden gelen Kudüslü kâhinler tarafından JE metnine karşıyazılmıştır. Kral Yoşiya ile birlikte güç kazanan Şilolu rahipler isebu duruma D Metni ile karşılık veriyorlar. Pentakök'ün redaksiyonunuEzra'nın yaptığını ileri süren Friedman ayrıca J Metni'nin bir kadıntarafından yazılmış olabileceği ihtimali üzerinde de duruyor.
Metin Hipotezi yöntemine hem Yahudi hem de Hıristiyanköktendinciler karşı çıkıyorlar. Bunun iki nedeni vardır. Birincisiyöntem her iki dinin de kutsal kabul ettiği kitapların ait olduklarıdönemlerdeki siyasi kapışmaların ve toplumsal koşulların ürünü olduğunukabul ediyor. İkincisi her iki dine göre de Tekvin, Çıkış, Levililer,Sayılar ve Tesniye Musa peygamber tarafından yazılmıştır. Bunun aksininkanıtlanması her iki din açısından da büyük bir sorun teşkil ediyor.
Friedmann ise eserinde bir orta yol bulma telaşındadır. KitabıMukaddes'in kutsallığının bu yöntem sonucunda zarar görmemesigerektiğini söyleyen Friedman bütün bu çalışmaların okuyucuda takdiruyandırması gerektiğini ileri sürüyor. Ama her ne kadar kendisi bunuistemese de Friedman'ın yazdıklarını okuduktan sonra okuyucunun KitabıMukaddes'i doğaüstü bir gücün ürünü olarak görmesi mümkün değildir.Kitabı Mukaddes'i Kim Yazdı? hem metin hipotezi yöntemi hakkında bilgiedinmek hem de dinler tarihi ile ilgili ciddi bir çalışma okumakisteyen herkese hitap ediyor.

HALUK HEPKON

20 Ara 2009

Mavi Sakal

15 Mayıs 1911'de Zürih'te doğdu. Aynıkentte Alman edebiyatı okurken, 1933'te gazetecilik yapmaya başladı veAvrupa'da geziler yaptı. 1936-1940 arasında yine Zürih'te mimarlık.Savaş çıkınca sınıra gönderildi. Bu yıllarda yazmaya başlayan Frisch,bir süre yazarlıkla mimarlığı beraber yürüttü. Daha sonra mimarlığıbıraktı. 1960-1965 yılları arasında Ingeborg Bachmann'la birlikteRoma'da yaşadı. ABD, Meksika, Rusya, Japonya ve İsrail'de de bulunmuşolan İsviçreli yazar, oyunları ve günceleriyle de ünlüdür. Brechtsonrası tiyatroda Alman dilinde yazan en önemli isimlerdendir.1958'deki Georg Büchner ödülünün yanında başka ödüller de kazanmış olanMax Frisch, 4 Nisan 1991'de Zürih'te ölmüştür.


COTE: [TUR-L] [FRIS-12219]
(112 sayfa)

Taş Meclisi

Jean Chirstophe Grange, "Kızıl Nehirler"in ardından "Taş Meclisi"yle yine sahnede. Gerçekten şaşırtıcı bir hayal gücü... Dayanılmaz bir gerilim... Fiziksel ve psikolojik şiddek... Parapsikoloji.. Şamanizm.. Telapatiyle gerçekleştirilen bir trafik kazası.. Esrarengiz akapunkturcu... Türk ve Moğol şamanlarının mirasçıları arasındaki savaş...
Mucizevi tedaviler, ani ölümler... Bilimsel referansları, polisiye vakaları ve parapsikolojik olguları etkileyici bir psikolojik atmosfer içinde birleşen bir hikaye. Eski Sovyetler Birliği'nin gömülmüş sırları, nükleer füzyon, Mayıs 68'in hala varlığını sürdüren derin izleri, peş peşe bulunan ipuçları. Kurbanların cellat, kahramanların hep kötü olduğu fantastik bir gerilim.
(Arka kapak'tan) 

COTE: [TUR-L] [GRAN-24545]
(412 sayfa)

Kalpazanlar

André Gide'in Kalpazanlar'ın yirminci yüzyıl Fransız romanındaki konumu ancak, Marcel Proust'un Yitik Zamanın Ardında'sının konumuyla karşılaştırabilir. Tıpkı Proust'un büyük yapıtı gibi, Gide'nin yazdığı bunca anlatı arasında roman adını verdiği tek yapıt olan Kalpazanlar da aynı zamanda hem roman, hem roman üstüne düşünce, hem öyküler anlatan bir yapıt, hemde yapıtın öyküsü olmak ister. Bunu yaparken gerçekleştirmeye çalıştığı bir başka amaç da, roman sanatını baştan sona yenilemektir. Bu son amaca, tam olarak ulaşıldığını söylemek zordur. Ama arayış öyle usta bir anlatım, öyle canlı ve çekici yüzler, öyle ilginç oluntular aracılığıyla sürdürülür ki, bir yandan büyük bir yazın serüveni karşısında bulunduğumuzu duyar, bir yandan kişilerin serüvenlerini kendi serüvenlerimiz gibi yaşarız.
(Arka kapak)

COTE: [TUR-L] [GIDE-20830]
(236 sayfa)

Gerçek

Gerçek, laik inanışla kilisenin, yeni akımla eski tutucu öğretinin yüzyıllar boyu sürüp giden amansız ve acımasız çatışmasını konu alan bir yapıttır. Bu konuyu Emile Zola'nın güçlü kaleminden ilgiyle izleyeceksiniz. 
(Arka kapak)

COTE: [TUR-L] [ZOLA-18456]
(442 sayfa) 

19 Ara 2009

Lizbon'da Kış

Franco sonrası İspanyol edebiyatının en parlak yazarlarından biri olan Antonio Munoz Molina'nın "Eleştiri Ödülü" (Premio de la Critica) ile "Ulusal Edebiyat Ödülü"nü (Premio Nacional de Literatura) alan, bir blues kadar acılı, insan ruhunun derinliklerinde dolaşan ve "anlatacak bir şeyi" olan romanı...
Madrid'in bir barında, bir sohbet sırasında, eski bir caz müzisyeni, bir sanat eseri dolandırıcılığına karışmış Lucrecia adlı gizemli bir kadınla yaşadığı bir aşk serüvenini anlatır. Madrid, San Sebastian ve öykünün sona erdiği Lizbon arasında, barlarda ve otel odalarında yitik kişilerin yazgıları bir ağ benzeri birbirine karışır; sanki kahramanların hepsi bir karşılıklı büyülenmeye teslim olmuşlardır: Anlatıcının yakın dostu piyaniste, piyanistin efsanevi trompetçi Billy Swann'a, Lucrecia'nın kendisini kullanan kaçakçılara duyduğu büyülenme. Tıpkı Lizbon'da Kış'ın yazarı Antonio Munoz Molina'nın Amerikan kara sineması ve caz dünyası karşısında büyülenmesi gibi... Roman karanlık ve yağmurlu, neredeyse anonim bir İspanya'da ve büyülü kent Lizbon'da geçiyor; bir bilmece gibi tasarlanıp bir düş gibi sunuluyor.

(Arka kapak)


COTE: [TUR-L] [MUNO-22836]
 (249 sayfa)

Sana Kraliçeymişsin Gibi Davranacağım

Genç İspanyol kadın yazar Rosa Montero , ülkesinde de çevildiği dillerde de kitapları üst üste baskı yapan, beğenilen bir yazar. Sana Kraliçeymişsin Gibi Davranacağım, onun üçüncü romanı. Okuyunca göreceksiniz, şarkı gibi bir roman. Madrid te, pırıltısı eskilerde kalmış bir gece kulübünün boğuk, karanlık, gizemli ortamında yaşanan garip bir aşk öyküsü; daha doğrusu, yaşanan ama gerçekleşemeyen aşkların öyküsü. Umarsızlıkları, yoksunlukları, özlemleri içinde yaşama savaşı veren insanların oluşturduğu bir metafor, bir mitos bu gece kulübü. Çöken yoz bir dünyanın yapay renkleri içinde görünen yalnızlıları, acımasızca bir anlatımla dile getiren, renkli, hızlı, sürükleyici bir tempoyla, bir bolero temposuyla okurlara aktaran bir roman.
(Arka kapak)

COTE: [TUR-L] [MONT-7900]
(224 sayfa)

Yeraltından Notlar

Dünyanın en çok okunanve en çok tartışılan yazarlarından biri olan Dostoyevski, Yeraltından Notlar'da, insanın kendisiyle çatışmasını, kendisini yargılamasını,kendisi dışındaki dünyayla ilişkisini, çarpıcı ve kendine özgü yöntemiyle anlatıyor. Dostoyevski'nin yazarlık yönteminin ve yaratıcılığındaki özgünüğün ana çizgilerini bulduğumuz Yeraltından Notlar, insanını özündeki bencil duyguların ve çaresizliğinin,kendisini gerçekleştirmesinin sınırlarının ironik ve abartılı öğelerle pekiştirilerek anlatıldığı bir roman olan Yeraltından Notlar'da, usta Rus yazar Dostoyevski' nin kaleminden, günlük yaşamın sorunları içinde bunalan tüm çağların çelişkili insanını bulacaksınız.
(Arka kapak)


COTE: [TUR-L] [DOST-7957]
(168 sayfa)

13 Ara 2009

90 Dakikada Aristoteles

Felsefe uğraşından Aristoteles'in eline hemen hemen hiçbir şey geçmemiştir.Ama O, bütün Batı, hatta İslam uygarlığı felsefesinin temelini atmıştır. O'na rasyonel ve bilimsel bir dünya borçluyuz.Felsefeyi işimize yarar hale getirmeye çalışan Paul Strathern,Aristoteles felsefesini bütün akademik çalışmalardan uzak bir şekildebize sunmaktadır.

Yazara göre Aristoteles'in sistematik metodu ve kendi mantık ilkelerini sunuşu bilimsel düşüncenin temelini atmıştır. Ama bu ilkeler aynı zamanda Orta Çağ'da tin'in hapishanesi olmuştur. Eğer kilise gücünü elinde tutabilseydi bu durum hiç değişmezdi. Ve kim bilir, bu güce karşı öyle bir hareket gelişirdi ki,her şey çok farklı olabilirdi. Bütün bunlar günümüzde Aristoteles'i tekrar istek ve merakla araştırmak için yeterli olmalı....
(Arka kapak)

COTE: [TUR-1] [STRA-20827]
(80 sayfa) 

Oyunlar

Çehov'unbir oyun yazarı olarak dünya çapındaki ünü, temelde beş oyunununadayanır: Bir anneyle oğlu arasındaki iktidar savaşını anlatan Martı,bir çift saplantılı aşığın yer aldığı Vanya Dayı, üç kardeşingelecekleriyle boğuştukları Üç Kızkardeş, yaşlıların er geç yerlerinigençlere bırakmaları gerektiğini anımsatan Vişne Bahçesi ve insankişilikleri arasındaki çatışmayı anlatan Teklif...
(Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-L] [TCHE-21899]
(450 sayfa)

Kanlı Miras

İyi bir aileden gelen Mathilda Gillespie evindeki banyonun su dolu küvetinde ölü olarak bulunur. Başına, Orataçağda işkence aleti olarak kullanılan bir gem geçirilmiştir. Olayın intihar olduğu düşünülürse de, kızını ve torununu cezalandırmak için kendisininde kullanıldığı bu gemin çiçeklerle süslü olması, üstelik vaziyetinde bütün mirasını doktoru Sarah Blakeney'e bırakması, olaya başka boyutlarkazandırır. Kuşkulularla listesine doktorun ressam kocası ile Mathilda'nın sonrada ortaya çıkan kocası da eklenir. Soruşturma ilerledikçe Mathilda'nın geçmişindeki karanlık ilişkiler de su yüzüneçıkar. Mathilda bu ilişkiler sonucu akli dengesini yitirip mirasını doktoruna mı bırakmıştır, yoksa katil,ilgiyi bu tartışmalıvasiyetnameye yöneltip asıl amacı gizlemeye mi çalışmaktadır? KanlıMiras'ın yazarı Minette Walters, İngiltere'nin yeni polisiye kraliçesi.Romanları tam otuz iki dile çevrildi. Hollwood'a vermek istemediği içinBBC tarafından tarafından filme çekildi. ...
(Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-L] [WALT-36830]
(373 sayfa)

12 Ara 2009

Atlılar

Kitabin kişileri atlara tutkundur.
Öfkeleri, kıskançlıkları, nefretleri yoğundur.
Güçlü olduklarını sürekli kanıtlamak isterler.
Bütün bu frenleyemedikleri
şeref, cesaret, gurur gibi tutkuları içinde huzursuzdurlar,
yalnızdırlar.
Eren Arcan


COTE: [TUR-L] [KESS-8322]
(501 sayfa)

6 Ara 2009

Nietzsche Ağladığında

Bir gün,erkeklerin başını döndüren kadın, Salomé, Nietzche'den habersizBreuer'e gelir. "Avrupa'nın kültürel geleceği tehlikede Nietzcheümitsiz. Ona yardım edin," der. Breuer Salomé'yi tekrar görebilmekumuduyla "peki" der. Ve varoluşun kader, inanç, hakikat, huzur,mutluluk, acı, özgürlük, irade... ve neden, nasıl gibi en önemliduraklardan geçen bir yolculuk başlar...

" Niceleri kendi zincirlerini kıramazlar da dostlarının azatçısıdırlar."
Böyle Buyurdu Zerdüşt

COTE: [TUR-L] [YALO-18864]
(374 sayfa)

Kızıla Boyalı Saçlar

'Kızıla Boyalı Saçlar'... egemen sisteme ve o sistemi bir nedenle içselleştirenlere karşı müthiş bir eleştiri. Çağdaş Hamletler,Zorbalar, kutsallaştırılan serseriler, fahişeler, genelevler,mahalleler, gecekondular, erkek delisi kadınlar, üçkağıtçılar, küçük burjuvalar, eski solcular, geçmişin idealistleri olan günümüzün'başarlı' işadamları, dolandııcılar, rezil kişiler, insanlara değil aynadaki görüntülerine aşık olanlar, bir dönemin ve insanlarının resmi.
'...Sefil düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı:
Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlışkapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlışyataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini,düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun? ...'
(Arka Kapak)

COTE: [TUR-L] [KESS-8322]
(476 sayfa)

Kötü Satte

Adı belirsiz bir Güney Amerika Cumhuriyeti'nin,yine adı belirsiz küçük bir kasabasının halkı, alışılmış, sıcak veyağmurlu bir güz denemini geçirmektedir. Sıcaklık bunaltıcıdır; yağmurbardaktan boşarnırcasına yağmakta, fareler kilisenin temellerinikemirip tüketmekte, insanlarsa uzayıp giden bir diktatörlüğün baskısıaltında inlemektedir. Bu yoksulluk dolu ülkede hükümetler dışındahiçbir şey değişmemektedir. Hükümetler sık sık, kanlı bir biçimdedeğişmektedir. Sonra, dul Bayan Moteil'in de önceden belirttiği gibi(ama deli bir kadının gelecekten haber vermesine kim inanır) birtrajedi geçekleşir. Biri, gecenin ortasında, evlerin kapılarınaaşağılayıcı yazılar yapıştırmaya başlar. Bu arada bir adam vurulur.Belediye Başkanı (ve Emniyet Müdürü) hemen harekete geçer. Bu ise, dahada trajik bir olaydır...

COTE: [TUR-L] [MARQ-21862]
(176 sayfa)

5 Ara 2009

Gazap Üzümleri

Küçük toprak sahiplerinin bankalar ve tüccarlar tarafından aldatıldığı, insanların kuraklık, yoksulluk, zorbalık veya sadece açlık yüzünden evlerini terk etmek zorunda kaldığı ve 1930'larda 3 milyon insanın Kaliforniyaya yeni bir yaşama başlamak için yerleştiği zor yıllarda, bireysel ailenin parçalanışı anlatılırken aynı zamanda bütün göçmenlerinde tek bir aile haline gelişi vurgulanmaktadır. (Vikipedi'den)

COTE: [TUR-L] [STEI-20825] 
(640 sayfa)

Bulantı


 Yirminci yüzyıl edebiyatının en etkili ve ilginç eserlerinden biri olan bu kitapta, Sartre, çağdaş roman tekniklerini, dış gerçeklere olduğu gibi düşünsel bir öze, yani belli bir bilinç aşamasına ulaşmış kimsenin dünya karşısındaki düşünce ve duygusunu da başarıyla uyguluyor. Böylece hem toplumsalı, hem de bireyseli kavrayan bütüncü bir gerçeklikle karşılaşıyoruz.
 
COTE: [TUR-L] [SART-19798]
(239 sayfa)

Demir Ökçe

Dünyada çok büyük bir okur kitlesinin ilgisini kazanmış olan büyük yazar Jack London, varsayımlar üzerine kurduğu ünül romanı Demir Ökçe'yle işçi sınıfı yazınında haklı bir yer almıştır. Marx'ın yapıtlarının çoğunun Amerika'da yayımlanmadığı bir dönemde (1906), işçi hareketlerinin doğuşuyla birlikte kitlelerin bir işçi sınıfı yazarı arayışına yanıt veren tek yazar Jack London olmuştur. İşçi sınıfı yazını, işçi hareketinin gücünün bir ölçüsü, bir ifadesi olacak biçimde gelişebilir ancak; bu noktadan bakıldığında, o dönem Amerika'sında ancak işçi sınıfının gelişen bilincini yansıtan ürünlerin ortaya konması beklenebilrdi; İşte, Jack London'ın ölmezliğinde büyük payı olan Demir Ökçe, bu gereksinmeyi doyurmakla toplumcularnı ilgisin ayakta tutmayı başarmıştır.
(Arak Kapak)

COTE: [TUR-L] [LOND-19869]
(267 sayfa)

29 Kas 2009

Hayvanlar Çiftliği

George Orwell'in diktatörlük hakkındaki bu keskin hicviyesi, tersine dönen bir devrimin, ve esas doktrinin bozulmasında atılan her adımı haklı göstermek için ustalıkla ileri sürülen mazeretlerin öyküsüdür.
(Arka kapak)







COTE: [TUR-L] [ORWE-19883]
(136 sayfa)

28 Kas 2009

Beyaz Geceler

"Bizler, kendi derimiz içinde ebedi yalnızlığa mahkumuz." T. Williams'ın 'Kızgın Damdaki Kedi oyununun girişine koyduğu bu epigramı Beyaz Geceler'in girişine de yerleştirebiliriz. Bu uzun öyküde yalnızlık ve çaresizlik karşı konulmaz bir edebi güçle üzerimize çullanır: okurun olduğu kadar yalnızlığı hayalde aşmaya çalışan insanların da.
 Arka kapaktan


COTE: [TUR-L] [DOST-37012]
(96 sayfa) 

Totem ve Tabu

Sigmund Freud -1856-1939- yaratıcısı olduğu psikanaliz metodu ve bıraktığı anıtsal eserler topluluğu ile çağdaş düşünceyi derinden etkilemiş bir bilim adamı ve düşünürdür. Onu, bu ünlü eserinde, psikanalizi toplum bilimleri alanına yayar ve uygularken görüyoruz. Freud'ün, günümüz nevrozlularıyla ilkel insanlar arasında kurduğu analoji abartmalı bulunsa bile, ilgi uyandırmaktan geri kalmaz. Ayrıca, bu eser, psikanalizin sentez ve yorum gücünü gösteren güzel bir örnektir.
Arka kapaktan

COTE: [TUR-15] [FREU-19779]
(223 sayfa) 

27 Kas 2009

Şamanizm

Michel Perrin`in bu çalışması şamanizme ilişkin geniş ve güncel bilgileri sergileme savındadır. Şamanizm bir din midir, yoksa herkesin yapabileceği bir tür büyü mü? Modern etneloglardan bazıları şamanizmi kurumların bütününü ilgilendiren toplumsal bir olgu olarak algılarlar. Onlara göre şamanizm, dinsel, simgesel, ekonomik, siyasal ve estetik bir gerçekliktir. Bu bağlamda şaman da bir yönetici, hastalıkları tedavi eden bir uzman, zeki bir psikolog, yetkin bir sanatçı ve bir `teknisyen`dir. Tanrıların ve doğanın kopmaz bir bütün oluşturduğu, gece ile gündüze kapıları her zaman açık olan şamanist evren, duyu ve simgelerle yüklüdür ve bugün bile bizi hala çekmekte ve büyülemektedir. Bu kitap, günümüz bilimlerinden yoksun insanların, olayların akışını açıklamak, doğayla yüz ağartıcı bir ilişki oluşturmak, acıları ve kaygıları gidermek için nasıl tutarlı bir entelektüel ve dinsel sistem oluşturduklarını keşfetmemizi ve anlamamızı sağlıyor.
(Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-3] [PERR-20847]
(144 sayfa)

Original kitap/Livre original: 
Le Chamanisme

Michel Perrin (ethnologue) définit le chamanisme (Le Chamanisme, « Que sais-je ? ») comme l'un des grands systèmes imaginés par l'esprit humain dans diverses régions du monde pour donner sens aux événements et pour agir sur eux. Selon lui, il implique une représentation bipolaire ou dualiste de la personne et du monde. L'être humain est fait d'un corps et d’une ou plusieurs composantes invisibles, souvent qualifiées d’“âmes”, qui survivent à la mort. Le monde est également double. Il y a ce monde-ci, visible, quotidien, profane, et un monde-autre. C'est le monde des dieux et de leurs émissaires, des esprits de toutes sortes, des maîtres des animaux ou des végétaux, des ancêtres, des morts... C'est le monde que décrivent les mythes. Le chamanisme suppose aussi que certains humains savent établir à volonté une communication avec le monde-autre. Ils peuvent le voir et le connaître, à la différence des autres hommes, qui ne font que le subir ou le pressentir. Ce sont les chamanes. Ils sont désignés et élus par le monde-autre. Selon Perrin, le chamanisme est donc bien une sorte de religion, à condition de considérer une religion comme une représentation du monde qui ne peut être séparée des actes découlant de la croyance qu'elle met en place.

Modern Bilimin Oluşumu

"Bilimsel devrim, doga konusundaki düsünce kategorilerinin yeniden yapilanmasindan öte bir seydi. Bilimsel arastirma etkinliklerinde gittikçe artan sayida kisinin yer almasini ve modern yasamda gittikçe daha etkin rol oynayan yeni bir kuramlar kümesinin yayilmasini da ifade eden toplumsal bir olguydu"
Richard S. Westfall, modern bilimin olusmasindaki esas ögenin, düsüncelerin kendi iç mantiklari uyarinca gelismeleri oldugu kanisindadir. Onun deyimiyle bu kitap, bilimsel devrim tarihinde agirlik merkezinin, düsünce tarihi olduguna dair inancin bir ifadesidir.  
Arka kapaktan

COTE: [TUR-5] [WEST-7895]
(190 sayfa)
 
Original kitap/Livre original: The Construction of Modern Science

This introduction to the history of science in the seventeenth century examines the so-called 'scientific revolution' in terms of the interplay between two major themes. The Platonic-Pythagorean tradition looked on nature in geometric terms with the conviction that the cosmos was constructed according to the principles of mathematical order, while the mechanical philosophy conceived of nature as a huge machine and sought to explain the hidden mechanisms behind phenomena. Pursuing different goals, these two movements of thought tended to conflict with each other, and more than the obviously mathematical sciences were affected - the influence spread as far as chemistry and the life sciences. As this book demonstrates, the full fruition of the scientific revolution required a resolution of the tension between the two dominant trends.

22 Kas 2009

İktidar

"Okullarda çocuklara okutulan tarih kitaplarının o ülkenin tarihçileri tarafından değil, başka bir ülkenin (hatta düşman ülkenin) tarihçileri tarafından yazılmışlardan okutulması" önerisi dinleyen kulakta ağrı yapabilir, ama "tarih" işte o zaman yıllar süren ve hep "bizim" kazandığımız kanlı bir savaş(masal) olmaktan çıkar..işte o zaman bize karşı pencereden bakan komşunun "öcü" olmadığını o'nun da bizim gibi aşamalardan(okullardan) geçip tam da devletinin istediği gibi bir koyun (pardon özür diliyorum..tamamen "vatandaş" demek istemiştim oysa) olduğunu, ve tarihte kazanan büyük hükümdarın "savaşlarda galip gelen değil" aksine halkına "en uzun barışı" yaşatan küçük insanlardan olduğunu öğrenirdik..ve lakin mürekkeple değil kanla yazılıyor tarih dünyanın bütün devletlerinde. "
 Bertrand Russell
“Manevi bir çöküşün en büyük belirtisi, kişinin yaptığı işin çok önemli olduğunu düşünmeye başlamasıdır” 
Bertrand Russell
"Akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir."
Bertrand Russell
" It has been said that man is a rational animal. all my life i have been searching for evidence which could support this."
Bertrand Russel
 "The man who only loves beautiful things is dreaming, whereas the man who knows absolute beauty is wide awake. the former has only opinion; the latter has knowledge."
Bertrand Russel

Çizgilerle Yeni Başlayanlar İçin Machiavelli

Makyavel politik yazının tarihinde ilk kez iktidarın alınışı ve korunması gibi bir sorunu dinsel ya da ahlaki kaygıları dikkate almaksızın kendinde bir amaç olarak inceledi. 
Hegel'e göre "Machiavelli'nin gayesi, yani Italya'nın bir devlet mertebesine çıkarılması, bu yazarın eserinde tiranlığın haklı gösterilmesinden ve muhteris bir despot için imal edilmiş altın yıldızlı bir aynadan başka bir şey görmeyen bütün görme özürlülerce anlaşılamadan kalmıştır." 
Hegel O'nun yöntemini şöyle özetler: "kangren olmuş uzuvlar lavanta suyuyla iyileştirilemez." 
Gramsci ise O'nu "erken gelmiş Jakoben" olarak tanımlar.

21 Kas 2009

Bozkırkurdu

' Bozkırkurdu'nun, deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapıt olduğunu söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır ilk kez hatırlattı bana.'
Thomas Mann 





COTE: [TUR-L] [HESS 36699]
(209 sayfa) 

Steppenwolf

„Ich schmeiße alles hin, mein Leben, […] ich alternder Mann. Auf eure Welt anders zu reagieren als durch Krepieren oder durch den Steppenwolf wäre für mich Verrat an allem, was heilig ist.“

Ölümcül Kimlikler

"Bana 'içimin derinliğinde' ne olduğu sorulduğunda, bunda herkesin 'içinin derinliğinde' ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma 'kişinin derin gerçekliğinin', doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan 'öz'ünün varolduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi." Kimlik insanın zamanın içindeki incelişinde onu dünyaya bağlayan bir ayna. ...
Arka kapak'tan

COTE: [TUR-L] [MAAL-22826]
(133 sayfa)

Original kitap/Livre original:
Les Identités Meutrières

Amin Maalouf prend le cas d’un homme né en Allemagne de parents turcs: « Aux yeux de sa société d’adoption, il n’est pas allemand ; aux yeux de sa société d’origine, il n’est plus vraiment turc. » Plusieurs questions se posent alors : pourquoi de telles personnes ne peuvent-elles pas assumer leurs appartenances multiples ? Pourquoi sont-elles constamment mises en demeure de choisir l’une ou l’autre ? Tentative de réponse : « A cause de ces habitudes de pensée etd’expression si ancrées en nous tous, à cause de cette conception étroite, exclusive, bigote, simpliste qui réduit l’identité entière à une seule appartenance. »


15 Kas 2009

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört

"Çok genç yaşta bile gözüpek ve yürekli biri olan George Orwell (1903-1950) önce döneminin ve ülkesinin toplumsal düzenine karşı çıktı. Büyük Rus devrimine inandı. Troçki'ye hayrandı. Ancak, İspanya içsavaşı sırasında Stalinistlerin Troçkistlere karşı tutumu, umutlarını yıktı. Bu durum ve yakalandığı hastalık, George Orwell'i Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ün mutlak umutsuzluğuna sürükledi. Orwell, yapısal olarak karamsar, ya da siyaset tutkunu biri değildi. İlgi alanları çok genişti. Daha az acılı bir dönemde yaşasaydı, yaşamaktan mutluluk duyardı. Ama çağımıza siyaset egemendir. Orwell, yaşadığı sürece gerçeklere bağlı kalmış ve öğrenmekten, en acı dersleri bile öğrenmekten vazgeçmemiştir. Ama umudunu yitirmiştir. "Orwell"in çağımızın peygamberi olmasını engelleyen de bu olmuştur. Dünyanın bugünkü durumunda umutla gerçeği birleştirmek olanaksızdır. Durum buysa, tüm peygamberler yalancı peygamberlerdir. Orwell gibi kişiler, bence günümüz dünyasında gerekli olanın yarısını, ama ancak yarısını ortaya koymuşlardır. Öteki yarıyı hala aramaktayız".
Bertrand Russel
l

COTE: [TUR-L] [ORWE-19801]
(250 sayfa)

Original kitap/Livre original:
Nineteen Eighty-Four

" The keyword here is blackwhite. Like so many Newspeak words, this word has two mutually contradictory meanings. Applied to an opponent, it means the habit of impudently claiming that black is white, in contradiction of the plain facts. Applied to a Party member, it means a loyal willingness to say that black is white when Party discipline demands this. But it means also the ability to believe that black is white, and more, to know that black is white, and to forget that one has ever believed the contrary. This demands a continuous alteration of the past, made possible by the system of thought which really embraces all the rest, and which is known in Newspeak as doublethink. Doublethink is basically the power of holding two contradictory beliefs in one's mind simultaneously, and accepting both of them.
Part II, Chapter IX — The Theory and Practice of Oligarchical Collectivism

14 Kas 2009

İyinin ve Kötünün Ötesinde

Yeterince uzun bir süredir, felsefecileri yakından gözledikden sonra, kendi kendime diyorum ki: Bilinçli düşünmenin büyük bir bölümü hill içgüdüsel etkinlikler arasında sayılmalı, felsefece düşünme bile; nasıl kalıtsal olanla, "doğuştan olan" konularında düşüncelerimizi değiştirdiysek, burada da değiştirmeyi öğrenmeliyiz... Bütün mantığın görünüşteki özerk izleyişinin gerisinde de, değer biçmeler, daha açık söylersek, yaşamın belli türlerini korumak için fizyolojik gereksinimler bulunur... öyleyse diyelim haydi, özellikle insan değildir, "her şeyin ölçüsü"... (Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-1] [NIET-32783]
(222 sayfa)

Original kitap/Livre original:
Jenseits von Gut und Böse

"Man soll nicht in Kirchen gehn, wenn man reine Luft atmen will." - Aph. 30
"Grad und Art der Geschlechtlichkeit eines Menschen reicht bis in den letzten Gipfel seines Geistes hinauf." - Aph. 75
"Wer sich selbst verachtet, achtet sich doch immer noch dabei als Verächter." - Aph. 78.
"Reife des Mannes: das heißt den Ernst wiedergefunden haben, den man als Kind hatte, beim Spiel." - Aph. 94 "Es gibt gar keine moralischen Phänomene, sondern nur eine moralische Ausdeutung von Phänomenen." - Aph. 108
"Was aus Liebe getan wird, geschieht immer jenseits von Gut und Böse." - Aph. 153

Çizgilerle Yeni Başlayanlar İçin Joyce

James Joyce, tıpkı Picasso, Schoenberg ve Stravinsky gibi, modernizm akımının önemli temsilcilerindedir. Ama, ne yazık ki, Joyce'un o ünlü "zor anlaşırlılığı", kitap okurlarının cesaretini kırar ve Joyce|un eserlerinden uzak durmalarına neden olur. Oysa, bu eserler, son derece insan sevgisi ve mizah doludur, üstelik düşünülenin aksine sürükleyicidir. Joyce, yaşamının büyük bir bölümünü kendi kararıyla sürgünde geçirmesine karşın, eserleri Dublin üzerinde odaklanmıştır.
(Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-7] [NORR-24917]
(173 sayfa)

7 Kas 2009

Ulysses

" Yetmiş beş numaranın bodrum penceresinin rezesinden çıkık kanadından sakınarak yolun güneşli tarafına geçti. Güneş, Saint George kilisesinin çan kulesine yaklaşmaktaydı. Bugün hava sıcak olacak herhalde. Özellikle bu siyah elbisenin içinde iyice pişerim. Siyah iletkendir, ışığı yansıtır (ışın kırılması mıydı?). Ama o yazlık elbiseyle gidilmez. Piknik değil ki bu. Güzelim ılık havada yürürken gözkapakları ağır ağır kapanıyordu sıkça. Boland'ın ekmek kamyoneti, tepsi tepsi rızkımızı taşımakta ama Molly bayat ekmeği sever, kafaları kızartılmış kıtır kıtır sıcak. İnsanı gençleştiriyor. Doğuda bir yerlerde: Sabah erken: Şafak sökmekte. Güneşin önünden seyahat etsen, bir gün çalarsın ondan. Bunu hep sürdürürsen, bir gün bile yaşlanmazsın teorik olarak. Bir kumsalda yürüsen, yabancı bir ülkede, kentin kapısına gelsen, muhafız orada, hem de yaşlı bir asker, bizim koca Tweedy gibi posbıyıklı, yaslanmış uzun bir çeşit mızrağına. Tentelerin gölgelediği sokaklarda dolaşıyorum. Her yanımda sarıklı insanlar. Loş i dile getirir. Belli bir anda, koşullar, bir başka deyişle tarih, yayımcının simgelediği, parasal gereklikler, toplumsal görevler, bu eksik olan sonu anlatırlar ve her türlü baskıdan sıyrılarak özgürleşmiş sanatçı bitmemişi başka yerde sürdürür.
Yapıtın sonsuzluğu, böylesi bir görüşte, aklın sonsuzluğudur ancak.
Akıl, yapıtların sonsuzluğu ve tarihsel devinim içinde gerçekleşmek yerine bir tek yapıtta bütünlenmek ister. Ama Valéry hiçbir zaman bir kahraman olmamıştır. Herşeyden söz etmekten, herşey üstüne yazmaktan hoşlanmıştır: Böylece, dünyanın dağınık bütünlüğü onu, kibarca vazgeçmiş olduğu, yapıtın ayrılmaz bütünlüğünün kesinliğinden uzaklaştırıyordu. Vb. düşüncelerin, konuların çeşitliliği arkasına gizleniyordu.
Bununla birlikte, yapıt --sanat yapıtı, yazınsal yapıt-- ne bitmiş ne bitmemiştir: Vardır. Söylediği yalnızca ve yalnızca budur: Var olduğudur ve başka hiçbir şey değil. Bunun dışında o hiçbir şey değildir. Ona daha fazlasını söyletmek isteyen hiçbir şey bulamaz, onun hiçbir şey söylemedelen bir özerklik güneşi. Halinden memnun gülümsemesini uzattı. Yavdi işidir garanti: Kuzeybatıdan yükselen özerklik güneşi.."
(Kitabın içinden)COTE: [TUR-L] [JOYC-18731](841 sayfa)

Original kitap/Livre original:
Ulysses

"Mr Bloom walked unheeded along his grove by saddened angels, crosses, broken pillars, family vaults, stone hopes praying with upcast eyes, old Ireland's hearts and hands. More sensible to spend the money on some charity for the living. Pray for the repose of the soul of. Does anybody really?"

31 Eki 2009

Sağlıklı Toplum

Ünlü düşünür ve ruhbilimci Erich Fromm, bu yapıtında insanın doğal yapısından hareket ederek, bugüne dek insanoğlunun tüm gereksinmelerine yanıt verebilen sağlıklı bir toplum biçimi yaratıp yaratamadığımızı araştırıyor. Günümüz toplumlarında insanlar mutluluk içinde mi yaşamaktadırlar? Kendilerini tümüyle geliştirebilmekte, doğallıklarını hiç yitirmeden bütün isteklerini yerine getirebilmekte, özgürlük içinde sevebilmekte midirler? Yoksa tüm sevme yetilerini yitirmiş, doğal gelişmelerini baskı altına almış, içinden çıkılmaz bir huzursuzluğun pençesinde kıvranarak, paramparça olmuş kişilikleriye tam bir yabancılaşma içinde mi yaşamaktadırlar? Dr. Fromm, bu soruları enine boyuna irdeleyerek toplumbilimin ve ruhbilimin ışığı altında incelemektedir. Sonunda da insanların her yönüyle gelişebildikleri, mutluluk içinde yaşayabildikleri, kendi ürettikleri nesnelere yabancılaşmadıkları ve doyum içinde birlikte yaşayabildikleri sağlıklı toplumları henüz kuramadığımız sonucuna vararak, bu konuda neler yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.
(Arka kapak)

COTE: [TUR-15] [FROM-31056]
(395 sayfa)

Original kitap/Livre original:The Sane Society
First published in 1956, "The Sane Society" is widely recognized as being one of the most powerful and eloquent explorations ...
'Erich Fromm speaks with wisdom, compassion, learning and insight into the problems of individuals trapped in a social world that is needlessly cruel and hostile.' - Noam Chomsky

24 Eki 2009

En Alttakiler

Araştırmacı yazar Günter Wallraff, Türk işçi Ali Levent Sığırlıoğlu’nun kılığına girerek sosyal merdivenin en alt basamağında yaşadı. Gazeteci Wallraff, araştırma röportajlarıyla çok tanınıyordu. Örneğin daha önce yazdığı bir kitapla Bild Gazetesi’nin yazılarıyla insanları yönlendirdiğini ortaya çıkarmıştı. 21 Ekim 1985’te de Türk işçisi Ali Levent Sığırlıoğlu’nun kılığına girerek kiralık işçi olarak çalıştığı dönemi anlatan “En Alttakiler” kitabı yayınlandı. Bu kitapta siyah peruk ve koyu renk lenslerle bir Türk işçisi kılığına giren Wallraff sanayi montaj firmasındaki iki yıllık hayatını hikaye ediyor. O dönem, tam Almancası “kiralık firma” olarak çevrilen bazı kuruluşlar kendilerine kaydolan işçileri başka firmalara kiralıyorlardı. Wallraff ve mesai arkadaşları birçok firmanın yanısıra Thyssen’in fabrikalarını da temizliyorlardı. Çoğu yabancı olan işçiler için 24 saatlik vardiyalarda, insan sağlığı için çok gerekli olan kask ve maske gibi sağlık araç ve gereçlerin olmaması hiç de yadırganacak bir olay değildi. Thyssen’in temizlik firmasına ödediği 52 Marklık saat ücretinin 25 Mark’ı kiralık firmaya ödeniyordu. Zincirin son halkası olan ‘Ali’ bu paranın sadece 9 Mark’ını alabiliyor, üstelik ‘Ali’nin sağlık ve sosyal sigortası da ödenmiyordu. Modern köle ticareti!
Dirk Bitzer


COTE: [TUR-L] [WALL-19461]
(261 sayfa)

Original kitap/Livre original:
Ganz unten

Dunkle Kontaktlinsen, ein schwarzes Haarteil und gebrochenes Deutsch reichen aus, um das Ausmaß der beruflichen und gesellschaftlichen Diskriminierung zu erfahren, die Millionen sogenannter Ausländer täglich widerfährt. Zwei Jahre lang (von 1983 bis 1985) war Günter Wallraff Ali Levent, ein Türke, der kein Türkisch spricht. In seiner Odyssee durch die Arbeitswelt fängt er zu sieben Mark die Stunde in einem Reitstall bei Köln als "Drecksarbeiter" an, wird bald des Diebstahls bezichtigt und kündigt wegen der andauernden Repressalien. Auf einem Bauernhof wird er wie ein Nutztier gehalten, darf nicht in die Stadt, um den Hof nicht in Verruf zu bringen. Um seinen Lebensunterhalt zu finanzieren, nimmt er jede Arbeit an. ...
Erik Möller

17 Eki 2009

NOAM CHOMSKY Bir Muhalifin Yaşamı

"Aslında Barsky'nin kitabın bir biyografi değil, siyaset bilim ya da tarih öğrencileri için iyi bir yardımcı ders kitabı. Ama bu durum, kitabın sahipsiz bir define olma özelliğine katkıda bulunuyor. Kitap sosyoloji, dilbilim, siyaset bilimi, felsefe, bilişsel bilimler ya da büyük düşünürlerin görüşlerinin oluşumuyla taşıyor. Okuyucu, hepsi hepsi 280 sayfa olan kitabın sonunda, ufkunun genişlediğini ve yepyeni alanlar keşfettiğini hissedebilir." - Gert Thomas Reifarth, The İrish Times-
"Chomsky'nin yaşamı ve eserleri bir bilimsel güç ve manevi tutku hülasasıdır. Onun neleri başarmış olduğunu tam olarak bilmek henüz olanaksız." - Guy Allen, Humanitles-

Arka kapak'tan

COTE: [TUR-9] [BARS-21734]

 (276 sayfa)
 
Orijinal kitap/Livre original:
Noam Chomsky, a Life of Dissent

This biography describes the intellectual and political milieus that helped shape Noam Chomsky, a pivotal figure in contemporary linguistics, politics, cognitive psychology, and philosophy. This book reads like the autobiography that Chomsky says he will never write. Barsky's account reveals the remarkable consistency in Chomsky's interests and principles over the course of his life. The book contains well-placed excerpts from Chomsky's published writings and unpublished correspondence, including the author's own years-long correspondence with Chomsky.

11 Eki 2009

Réponses. Pour une anthropologie réflexive

Construit autour d'entretiens et de leçons donnés à l'École des hautes études, le livre explique, illustre et met en perspective l'ensemble des concepts élaborés par Pierre Bourdieu : la théorie des champs, l'habitus, la reproduction, la violence symbolique. Ces notions, que l'on retrouve non seulement en tant que telles mais appliquées à de multiples objets d'études, sont étroitement liées et s'articulent avec cohérence. Il y a chez P. Bourdieu l'ambition de construire une anthropologie sociale et politique.

Köylü İsyanı

Gerçekçi roman türünün kurucusu sayılmakla birlikte, yapıtlarında romantik ögeler de bulunan Balzac, hiç kuşku yok ki, çağının en önemli, en gerçekçi tanığıdır. Çağdaş trajedinin paranın çevresinde döndüğünü görmüş; gözlem, imgelem ve amansız yargı gücünün o gözkamaştırıcı bileşimiyle ölümsüz tipler yaratmasını bilmiştir. Balzac'ın ilk romanı olan Köylü İsyanı'na ne kadar önem verilse azdır. Çünkü hem Balzac'ın yapıtları, hem de Fransız romanının gençlik ve gelişme çağı içinde, özgün biryeri vardır. (Arka kapak'tan)

COTE: [TUR-L] [BALZ-19278](359 sayfa)




Orijinal kitap/Livre original:

Le premier grand roman de Balzac. La Vendée dressée contre la Révolution, un ensemble de tableaux d'histoire brossés avec une ampleur épique, la verve de Dumas, la lucidité, le regard de voyant de Michelet. " Les Chouans, écrit Pierre Gascar, c'est le peuple défiguré, dénaturé par des siècles de superstition, habilement conduit par ses maîtres au mépris de soi, à l'ivresse de la servitude ", mais c'est aussi " un des plus beaux romans de l'amour fou ".

10 Eki 2009

Tembellik Hakkı

"Kapitalist uygarlığın egemen olduğu ulusların isçi sınıflarını garip bir çılgınlık sarıp sarmalamıştır. Bu çılgınlık, iki yüzyıldan beri, acılı insanlığı inim inim inleten bireysel ve toplumsal yoksunluklara yol açmaktadır. Bu çılgınlık, çalışma aşkı; bireyin, onunla birlikte çoluk çocuğunun yaşam gücünü tüketecek denli aşırıya kaçan çalışma tutkusudur."
(sayfa 19'dan)



COTE: [TUR-5] [LAFA-20900]
 (60 sayfa)

Orijinal kitap/Livre original:
DROIT A LA PARESSE


"Une étrange folie possède les classes ouvrières des nations où règne la civilisation capitaliste. Cette folie traîne à sa suite des misères individuelles et sociales qui, depuis des siècles, torturent la triste humanité. Cette folie est l'amour du travail, la passion moribonde du travail, poussée jusqu'à l'épuisement des forces vitales de l'individu et de sa progéniture." (extrait de la page 19) ...
"Travaillez, travaillez, prolétaires, pour agrandir la fortune sociale et vos misères individuelles, travaillez, travaillez, pour que, devenant plus pauvres, vous avez plus de raisons de travailler et d'être misérables. Telle est la loi inexorable de la production capitaliste." (extrait de la
page 30)